Avrupa’da Ekonomik Makas Daha da Açılıyor

Avrupa Birliği’nin 2025 yılı asgari ücret verileri, üye ülkeler arasındaki gelir eşitsizliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Eurostat’ın yayımladığı rakamlara göre Lüksemburg, 2.638 Euro brüt aylık asgari ücret ile zirvede yer alırken, Bulgaristan 551 Euro ile listenin en alt sırasına geriledi. Bu fark yalnızca rakamsal bir farklılık değil, aynı zamanda milyonlarca çalışanın yaşam standardı, tüketim alışkanlıkları ve sosyal refahı üzerinde doğrudan etkili bir unsur olarak dikkat çekiyor. Avrupa Birliği ekonomik bir bütünlük hedeflese de, doğu ve batı arasında açılan gelir uçurumu, birliğin geleceği adına tartışmaların merkezinde bulunuyor.

Milyonlarca Kiracı ve Ev Sahibinin Beklediği Tarih: Ekim 2025 Kira Artış Oranı Ne Zaman Açıklanacak?
Milyonlarca Kiracı ve Ev Sahibinin Beklediği Tarih: Ekim 2025 Kira Artış Oranı Ne Zaman Açıklanacak?
İçeriği Görüntüle

Batı Avrupa’nın Zirvedeki Ülkeleri

Asgari ücret konusunda en yüksek rakamlara sahip ülkeler, beklendiği üzere Batı Avrupa’da yer alıyor. Lüksemburg, küçük yüzölçümüne rağmen finans merkezi olmasının getirdiği güçlü ekonomik yapısıyla ilk sırada bulunuyor. Ancak yüksek asgari ücret, ülkedeki yüksek kira ve yaşam maliyetleriyle dengeleniyor. İrlanda 2.282 Euro ile ikinci, Hollanda ise 2.193 Euro ile üçüncü sırada yer alıyor. Almanya 2.161 Euro ile dördüncü sırada bulunurken, burada uygulanan saatlik 12,82 Euro’luk taban ücret yaklaşık 6 milyon çalışanın gelirini doğrudan etkiliyor. Belçika 2.070 Euro, Fransa ise 1.802 Euro ile üst sıralarda yer alıyor. Bu ülkelerdeki sosyal devlet uygulamaları ve otomatik ücret artış mekanizmaları, çalışanların alım gücünü korumada önemli rol oynuyor.

Orta Sıralarda Yer Alan Ülkeler

Avrupa’nın bazı ülkelerinde asgari ücret 1.000 ile 1.500 Euro arasında değişiyor. İspanya 1.381 Euro ile bu kategoride ilk sırada yer alırken, Slovenya 1.278 Euro ile onu takip ediyor. Doğu Avrupa’nın yükselen ekonomilerinden Polonya, 1.091 Euro ile önemli bir ilerleme kaydederken, Litvanya 1.038 Euro ile listede yer buldu. Akdeniz ülkelerinden Portekiz 1.015 Euro, Güney Kıbrıs ise 1.000 Euro seviyesinde asgari ücret uyguluyor. Bu ülkelerdeki artışlar, hem iş gücünü ülkede tutma hem de iç talebi artırma açısından kritik önem taşıyor.

Asgari Ücretin 1000 Euro’nun Altında Kaldığı Ülkeler

Avrupa Birliği’nde asgari ücretin 1.000 Euro’nun altında kaldığı ülkeler, ekonomik zorluklarla boğuşmaya devam ediyor. Bulgaristan, 551 Euro ile listenin en sonunda bulunuyor. Macaristan 707 Euro, Letonya 740 Euro, Romanya 814 Euro, Slovakya 816 Euro seviyelerinde asgari ücret ödemesi yapıyor. Yunanistan 968 Euro ile toparlanma sürecini sürdürüyor ancak hâlâ 1.000 Euro sınırının altında. Çekya, Estonya, Malta ve Hırvatistan gibi ülkeler de düşük rakamlarla çalışanlarının geçimini sağlamakta güçlük çekiyor. Bu durum, bu ülkelerde beyin göçünü hızlandırırken genç nüfusun Batı Avrupa’ya yönelmesine neden oluyor.

Toplu Pazarlık Modelini Benimseyenler

Avrupa Birliği’nde 22 ülke yasal asgari ücret sistemini kullanırken, 5 ülke farklı bir yöntem izliyor. Danimarka, İsveç, Finlandiya, Avusturya ve İtalya’da ücretler doğrudan hükümet tarafından değil, işçi sendikaları ile işverenler arasındaki toplu pazarlıklarla belirleniyor. Bu model, yüksek sendikalaşma oranları sayesinde etkili bir şekilde işliyor. Örneğin Danimarka ve İsveç’te toplu sözleşmelerle belirlenen saatlik ücretler birçok AB ülkesinin asgari ücretinden daha yüksek seviyelere ulaşabiliyor. Avusturya’da ise sektörel anlaşmalarla belirlenen alt sınır genellikle 1.500-1.700 Euro seviyelerinde seyrediyor.

Satın Alma Gücü Gerçeği

Asgari ücretler nominal değerler üzerinden incelendiğinde büyük farklılıklar ortaya çıkıyor. Ancak satın alma gücü paritesi dikkate alındığında tablo değişiyor. Lüksemburg’da 2.638 Euro kazanmak ile Bulgaristan’da 551 Euro kazanmak aynı yaşam standardını sağlamıyor. Almanya gibi hem yüksek ücret hem de daha dengeli yaşam maliyetlerine sahip ülkeler, satın alma gücü açısından öne çıkıyor. Buna karşın Doğu Avrupa ülkelerinde nominal düşük ücretler, düşük maliyetler sayesinde bir nebze telafi edilse de aradaki uçurum kapanmıyor. Bu durum, Avrupa Birliği içinde yalnızca gelir değil, yaşam maliyetleri açısından da büyük bir eşitsizlik olduğunu gözler önüne seriyor.

Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım