Kosova Başbakanı Albin Kurti ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Avrupa Birliği (AB) arabuluculuğunda gerçekleşen Belgrad-Priştine Diyaloğu çerçevesinde Brüksel'de buluştu. Bu buluşma, Kosova'nın kuzey bölgesinde artan gerginliklerin gölgesinde gerçekleşti ve son kez 22 Haziran tarihinde gerçekleşen toplantının ardından gerçekleşen bir gelişmeydi. Bu önemli görüşmenin yanı sıra, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile AB Belgrad-Priştine Diyaloğu Özel Temsilcisi Miroslav Lajcak da toplantıya katılarak arabuluculuk görevini üstlendiler. AB temsilcileri, görüşme öncesinde ayrı ayrı olarak Sırp heyeti ile Vucic liderliğinde ve Kosova heyeti ile Kurti liderliğinde görüşmeler gerçekleştirdi.
Bu toplantı, Kosova ve Sırbistan arasındaki tansiyonun yükseldiği bir dönemde gerçekleşti ve bu iki taraf arasındaki ilişkilerin karmaşıklığını ve hassasiyetini bir kez daha ortaya koydu. Belgrad-Priştine Diyaloğu, uzun yıllardır süregelen bir çatışmanın sona erdirilmesi ve bölgesel istikrarın sağlanması amacıyla yürütülen bir süreç olup, AB'nin arabuluculuğunda önemli bir rol oynamaktadır. Bu görüşme, bölgesel barış ve işbirliğine yönelik umutları canlı tutan bir adım olarak kabul edilmekte ve taraflar arasındaki gerilimi azaltma potansiyeline sahiptir.
Kosova Uzlaşmayı Reddetti
Toplantının yaklaşık 2 saat süren ardından, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. Vucic, görüşmenin normalleşme ve uzlaşma yolunda bir adım atma amacıyla başladığına rağmen, sonuç itibariyle istenilen başarıya ulaşılamadığını ifade etti. Priştine yönetiminin AB'nin uzlaşma teklifini kabul etmediğini dile getirdi.
Sırbistan lideri, Sırbistan'ın ise AB'nin uzlaşma teklifini kabul ettiğini ve taahhütlerini yerine getirmeye hazır olduğunu, ancak Kosova Başbakanı Albin Kurti'nin bu teklifi reddetmesi nedeniyle toplantının sona erdiğini belirtti. Vucic, uzlaşmanın birinci aşamasının Sırp Belediyeler Birliği sürecinin güvenilirliğinin değerlendirilmesi ve ardından tarafların taşıdığı yükümlülüklerin belirlenmesini içerdiğini ifade etti. Ancak, bu önemli adımın Priştine tarafından kabul edilmediğini vurguladı.