Sonbaharın gelmesiyle birlikte polen yoğunluğu yeniden artışa geçti. Özellikle yabani otlardan kaynaklanan polenler, alerjik rahatsızlığı olan kişilerde ciddi şikâyetlere yol açabiliyor. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Dr. Bülent Akkurt, bu dönemde dikkat edilmesi gerekenlere değinerek alerjiyi kökten çözebilecek uzun süreli bir tedavi yöntemi olan “alerjen spesifik immünoterapi”yi, halk arasında bilinen adıyla “aşı tedavisi”ni gündeme getirdi.

Aydın’da Girişimciden Büyük Başarı: 750 Akrepten 4 Ayda 4 Bin Yavru, Zehri Altınla Yarışıyor
Aydın’da Girişimciden Büyük Başarı: 750 Akrepten 4 Ayda 4 Bin Yavru, Zehri Altınla Yarışıyor
İçeriği Görüntüle

Polen Yoğunluğu ve Alerjinin Belirtileri

Dr. Akkurt’un açıklamalarına göre yılın farklı dönemlerinde farklı polen türleri alerjiye sebep oluyor. Şubat ile haziran ayları arasında ağaç polenleri, mayıs ile temmuz arasında kısa ot polenleri, sonbaharda ise yabani ot polenleri etkisini artırıyor. Bu dönemlerde alerjisi olan bireyler özellikle burun akıntısı, tıkanıklık, kaşıntı ve art arda hapşırma gibi temel belirtiler yaşıyor. Gözlerde sulanma, kızarıklık, damak ve kulak içinde kaşıntı gibi ek semptomlar da görülebiliyor. Uzmanlar, bu şikâyetleri fark eden kişilerin vakit kaybetmeden bir alerji uzmanına başvurması gerektiğini vurguluyor. Hatta sürekli burun kaşıntısı nedeniyle bazı hastalarda burun üzerinde yatay çizgi oluştuğu bile gözlemleniyor.

Polene Karşı Günlük Önlemler

Polenlere karşı korunmanın en etkili yolu, maruziyeti en aza indirmekten geçiyor. Dr. Akkurt, polen yoğunluğunun sabah 05.00 ile 10.00 saatleri arasında en yüksek seviyeye çıktığını belirterek bu saatlerde dışarı çıkılmamasını öneriyor. Evlerin havalandırılmasının sabah erken saatler yerine öğleden sonra ya da akşam saatlerinde yapılması gerektiğini söyleyen Akkurt, yolculuk sırasında araç camlarının kapalı tutulmasını da tavsiye ediyor. Ayrıca şapka, güneş gözlüğü ve gerektiğinde maske gibi koruyucu ekipmanların da etkili olduğunu dile getiriyor. Piknikten veya dışarıdan eve dönüşte elbiselerin kapıda çıkarılması ve duş alınması, vücuda yapışan polenlerin etkisini azaltan basit ama önemli bir önlem olarak öne çıkıyor.

Alerji Tedavisinde İlaçların Rolü

Alerjinin kontrol altına alınmasında ilk basamak genellikle ilaç tedavisi oluyor. Burun spreyleri, antihistaminik tabletler ve benzeri ilaçlar, semptomların hafiflemesine yardımcı olsa da alerjiyi tamamen ortadan kaldırmıyor. Bu nedenle ilaçlar kısa vadeli çözüm olarak görülüyor. Dr. Akkurt’a göre ilaç tedavisiyle şikâyetler baskılanabilse de kalıcı çözüm için bağışıklık sistemini yeniden şekillendiren yöntemlere ihtiyaç var.

5 Yıllık Aşı Tedavisi ile Kalıcı Çözüm

Alerjiyi kökten çözmeye yönelik en etkili yöntemlerden biri “alerjen spesifik immünoterapi” olarak bilinen aşı tedavisi. Yaklaşık 5 yıl süren bu tedavi, bağışıklık sistemini alerjenlere karşı yeniden programlayarak hem alerjik rinitin tamamen ortadan kalkmasına hem de astıma ilerleyişin önlenmesine yardımcı oluyor. Alerjik rinit hastalarının yüzde 30-40’ında ilerleyen süreçte astım gelişme riski bulunduğunu belirten Dr. Akkurt, aşı tedavisinin bu riski büyük ölçüde ortadan kaldırdığını ifade ediyor. “Tek hava yolu hastalığı” olarak bilinen tıbbi hipoteze göre burunda başlayan semptomların zamanla akciğere kadar ilerleyebileceğini hatırlatan uzmanlar, tedavi edilmediğinde bu sürecin hızlanabileceğini söylüyor. Ayrıca sigara dumanı ve hava kirliliği gibi çevresel faktörlerin de süreci olumsuz etkileyebileceği vurgulanıyor.

Uzmanlardan Uyarı: Gecikmeyin

Dr. Akkurt, alerji şikâyetleri olan kişilerin vakit kaybetmeden uzman hekimlere başvurmaları gerektiğini belirtiyor. Erken teşhis ve doğru tedavi yöntemleriyle hem yaşam kalitesinin artırılabileceğini hem de daha ağır solunum yolu hastalıklarının önlenebileceğini ifade ediyor. Özellikle immünoterapi uygulaması, uzun soluklu olmasına rağmen alerjik hastalıklara kalıcı çözüm sunması açısından öne çıkıyor.

Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım