5G Teknolojisinin Geleceği ve Yatırım Dengesi
5G teknolojisi, bireyler ve kurumlar için hizmet kalitesini artırarak dijitalleşme sürecini hızlandıracak önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Ancak bu dönüşümün sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi için altyapı yatırımları, spektrum tahsisleri ve operatörlerin mali yükümlülükleri arasında dengeli bir yapı kurulması gerekiyor. Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, 5G ihalesinin yatırım-yükümlülük dengesi gözetilerek yapılmasının kritik bir öneme sahip olduğunu belirtiyor. Aksoy’a göre, 5G spektrum tahsislerinin ekonomik olarak erişilebilir seviyede olması, operatörlerin şebeke yatırımlarına daha fazla kaynak ayırmalarını mümkün kılacaktır. Bu süreçte, operatörlerin kullanım haklarını adil bir bedelle elde edebilmesi ve yeni frekans bantlarının zamanında hazır hale getirilmesi gerekmektedir.
Barcelona’da düzenlenen Mobil Dünya Kongresi’nde konuşan Aksoy, 5G’nin sadece mobil operatörlerin verimliliğini artıran bir teknoloji olmadığını, aynı zamanda bireysel ve kurumsal kullanıcılar için büyük avantajlar sunduğunu vurguladı. Ancak, bu yeni nesil teknolojiye geçiş sürecinde, kapsama ve kalite yükümlülüklerinin adil bir şekilde belirlenmesi büyük önem taşıyor. Yüksek frekans tahsis ücretleri yerine, daha erişilebilir maliyetler sunularak operatörlerin yatırımlarını genişletmeleri teşvik edilmelidir. Böylece, yerli üreticileri destekleyen ve adil rekabet koşulları sağlayan bir sistem oluşturulabilir. 5G’nin etkin kullanımını sağlamak adına, sabit genişbant hizmetleriyle ilgili lisans uzatma koşullarıyla 5G frekans bedelleri arasında makul bir denge kurulmalıdır.
Uydu Teknolojisi ile Küresel Bağlantı
Vodafone Grubu, mobil teknolojilerdeki yenilikçi yaklaşımlarına bir yenisini daha ekleyerek kapsama alanı olmayan bölgelerde internet erişimini mümkün kılan yeni bir uydu teknolojisi geliştirdi. Ocak ayında gerçekleştirilen bir testte, AST SpaceMobile’ın uyduları aracılığıyla dünyada ilk kez standart bir 4G veya 5G uyumlu akıllı telefon üzerinden uzaydan video görüşmesi yapıldı. Bu yeni teknoloji, mobil cihazların uydu ve kara tabanlı ağlar arasında otomatik geçiş yapmasını sağlayarak bağlantı kalitesini büyük ölçüde artırıyor.
Önümüzdeki 2-3 yıl içinde Türkiye’nin tamamını kapsaması hedeflenen bu sistem, kırsal alanlarda ve acil durumlarda kesintisiz iletişim imkanı sunacak. Vodafone’un geliştirdiği bu yenilik, yalnızca bireysel kullanıcıları değil, aynı zamanda geniş ölçekli kurumları da destekleyen bir teknoloji olarak öne çıkıyor. Uyduların devreye girmesiyle birlikte, kesintisiz iletişim hizmeti sunmak mümkün hale gelirken, gelecekte daha geniş bir kapsama alanı oluşturulması hedefleniyor. Bu sayede, geleneksel baz istasyonlarının kapsama alanı dışında kalan bölgelerde de mobil bağlantılar sağlanarak iletişim ağları güçlendirilecek.
Dijital Geleceğe Yatırım
Vodafone’un teknoloji ve inovasyon alanındaki yatırımları yalnızca mobil hizmetlerle sınırlı kalmıyor. Dijital devrime yön verme hedefi doğrultusunda hareket eden şirket, müşteri deneyimini iyileştirmek için yeni nesil teknolojilere yatırım yapmaya devam ediyor. Bu kapsamda, Avrupa’da AST SpaceMobile ve Malaga Üniversitesi işbirliğiyle yeni bir araştırma merkezi kurulması planlanıyor. Bu merkezde, alçak yörünge uydu ve kara tabanlı entegre mobil genişbant hizmetleri geliştirilecek. Böylece, kullanıcılar mevcut akıllı telefonlarıyla 4G ve 5G ağları arasında sorunsuz geçiş yapabilecekler.
2025 yazında açılması planlanan bu merkez, Avrupa’daki uydu ve kara bağlantı çözümlerini bir araya getirerek yeni bir ekosistem oluşturmayı hedefliyor. İspanya Uzay Ajansı tarafından desteklenen proje, Vodafone’un yenilikçi vizyonunun bir parçası olarak konumlanıyor. Türkiye açısından değerlendirildiğinde, bu tür yatırımların yerli teknoloji üreticileri için de büyük bir fırsat sunduğu söylenebilir. Vodafone Türkiye, bu süreçte uluslararası tecrübelerini Türkiye’ye taşıyarak, yerel teknoloji ekosisteminin büyümesine katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Ar-Ge alanında da önemli yatırımlar gerçekleştiren Vodafone, bu finansal yıl içerisinde 350 milyon TL’nin üzerinde bir yatırım yapmayı planlıyor. Şirketin OKSİJEN adlı Ar-Ge ekibi, bugüne kadar 161 projeyi hayata geçirerek 352 patent başvurusu yaptı ve 97 tescilli patente sahip oldu. Bu çalışmalar, Türkiye’yi teknoloji alanında Vodafone’un mükemmeliyet merkezlerinden biri haline getirme hedefine yönelik önemli adımları temsil ediyor. Küresel pazarda daha fazla yer edinmek isteyen Türkiye için, bu tür yatırımların ülke ekonomisine ve teknolojik gelişimine katkı sağlayacağı öngörülüyor. Vodafone’un yenilikçi projeleri ve güçlü Ar-Ge altyapısı, dijitalleşme sürecinin hızlanmasına önemli bir katkı sunuyor.
