Türk Oftalmoloji Derneği Nörooftalmoloji Birimi Başkanı Prof. Dr. Feyza Önder, obezitenin yalnızca kalp-damar sistemi veya metabolizma üzerinde değil, göz sağlığı üzerinde de ciddi tehditler oluşturduğunu vurguladı. Antalya’da katıldığı sağlık kongresinde yaptığı açıklamalarda Önder, kilo artışının kafa içi basıncını yükselterek görme sinirine zarar verebildiğini ve tedavi edilmediğinde kalıcı görme kaybına kadar ilerleyebildiğini belirtti.
Obezite Kafa İçi Basınç Artışını Tetikliyor
Prof. Dr. Önder, özellikle ergenlik dönemindeki gençler ve genç kadınlarda hızlı kilo artışının sık görüldüğünü ve bunun nörooftalmolojik komplikasyonlara yol açtığını ifade etti. Kafa içi basıncının normalden fazla yükselmesinin, görme sinirlerine baskı uygulayarak sinir hücrelerini zayıflattığını söyleyen Önder, bu durumun görme alanı kayıplarından bulanık görmeye ve ileri vakalarda kalıcı hasara kadar gidebildiğini dile getirdi.
Görme sinirinin, beyin ile göz arasında hayati bir köprü görevi gördüğünün altını çizen Önder, “Kilo artışıyla tetiklenen bu basınç değişimi sinirin fonksiyonunu bozuyor. Erken dönemde tespit edilmezse geri dönüşü güç olabiliyor” uyarısında bulundu.
Baş Ağrısı ve Görme Kaybı İlk Belirtiler Arasında
Obeziteye bağlı kafa içi basınç artışının genellikle baş ağrısı, geçici görme kaybı ve görme bulanıklığı gibi belirtilerle ortaya çıktığını belirten Önder, bu şikâyetlerin çoğu kez hastaları önce nöroloji uzmanlarına yönlendirdiğini söyledi. Sürecin sonunda nörolojik değerlendirmeyle birlikte göz hekimlerinin yaptığı fundus muayenesi sayesinde görme sinirindeki ödemin tespit edilebildiğini kaydetti.
Görme alanı testlerinin, hastanın günlük hayatta fark edemediği erken dönem sinir hasarlarını ortaya çıkardığına da değinen Önder, “Bazı hastalarda görme keskinliği normal görünür ancak görme alanında ciddi kayıplar olabilir. Bu nedenle ayrıntılı göz muayenesi büyük önem taşıyor” dedi.
Bilinçsiz Zayıflama İğneleri Risk Oluşturuyor
Son yıllarda yaygınlaşan hızlı kilo verme trendlerine de dikkat çeken Önder, özellikle bilinçsizce kullanılan zayıflama iğnelerinin optik sinirde hasara yol açabildiğine dair bilimsel bulgular bulunduğunu aktardı. Bazı ilaçların optik nöropatiye neden olabildiğini, bunun da sinir iletimini bozarak ciddi görme problemlerine kapı aralayabildiğini ifade etti.
Kilo vermenin mutlaka hekim kontrolünde, sağlıklı yöntemlerle yapılması gerektiğinin altını çizen Önder, “Göz sinirinde ilaç kullanımına bağlı iletim bozukluğu gördüğümüz vakalar oldu. Bu nedenle hızlı sonuç vaat eden yöntemler yerine kontrollü kilo kaybını öneriyoruz” diye konuştu.
Tedavi Seçenekleri Hastalığın Seyrine Göre Değişiyor
Kafa içi basınç artışına bağlı görme kayıplarında tedavi sürecinin çok yönlü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Önder, ilk basamağın her zaman kilo kontrolü olduğunu belirtti. Basıncı düşürmeye yönelik ilaç tedavilerinin uygulandığını, ancak uzun vadede bu ilaçların sürekli kullanımının sağlıklı olmadığını dile getirdi.
Hastaların hızlı görme kaybı yaşaması durumunda cerrahi yöntemlerin devreye girdiğini söyleyen Önder, “Göz hekimlerinin yaptığı optik sinire yönelik cerrahi işlemler, beyin cerrahları tarafından uygulanan şant ameliyatları veya girişimsel radyoloji yöntemleri, ileri vakalarda tercih edilen seçenekler arasında” dedi.
Kafa içi basınç artışının yalnızca obeziteyle sınırlı olmadığını belirten Önder, orta kulak enfeksiyonları, anemi gibi bazı durumların da beyin dolaşımını etkileyerek benzer tabloya yol açabileceğini hatırlattı.