İyot Eksikliği Zeka ve Büyüme Gelişimini Tehdit Ediyor
İyot, insan vücudunun sağlıklı işleyişi için hayati önem taşıyan elementlerden biri olarak biliniyor. Tiroid hormonlarının üretiminde temel rol oynayan bu madde, özellikle çocukların büyüme süreci ve beyin gelişimi açısından büyük önem taşıyor. Uzmanlara göre, iyot eksikliği yalnızca fiziksel gelişimi değil, aynı zamanda zihinsel performansı da doğrudan etkiliyor. 21 Ekim Küresel İyot Eksikliği Bozukluklarını Önleme Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Fatih Kılıçlı, “Toplumda yeterli iyot alımı sağlıklı nesillerin yetişmesi için kritik bir gerekliliktir” diyerek önemli bir uyarıda bulundu.
Dünya genelinde önlenebilir zeka geriliğinin en sık nedenlerinden biri olarak kabul edilen iyot eksikliği, gelişmekte olan ülkelerde ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak görülüyor. Uzmanlara göre bu durum, özellikle kırsal bölgelerde ve iyotlu tuz kullanımının yeterli olmadığı toplumlarda daha yaygın şekilde görülüyor.
Gebelikte İyot Eksikliği Büyük Risk Oluşturuyor
Prof. Dr. Kılıçlı’ya göre iyot eksikliği, en çok gebelik döneminde tehlike yaratıyor. Anne adaylarının yeterli iyot alamaması durumunda bebekte kalıcı zeka geriliği, gelişim bozuklukları, ölü doğum ve düşük riski ortaya çıkabiliyor. Ayrıca doğum sonrası dönemde de bebeklerde guatr ve tiroid hormon eksiklikleri gözlenebiliyor. Uzmanlar, gebelik süresince iyot alımının düzenli takip edilmesi gerektiğini, bu dönemdeki eksikliğin hem annenin hem de bebeğin yaşam boyu sağlığını etkileyebileceğini belirtiyor.
Büyüme çağındaki çocuklarda da benzer şekilde iyot yetersizliği gelişim geriliğine, dikkat eksikliğine ve öğrenme güçlüğüne neden olabiliyor. Yetişkinlerde ise uzun süreli eksiklik tiroid bezinde büyümeye, nodül oluşumuna ve kalıcı guatr gelişimine yol açabiliyor.
İyotlu Tuzun Önemi Yeniden Gündemde
Uzmanlara göre iyot eksikliğini önlemenin en basit ve etkili yolu, günlük beslenmede iyotlu tuz kullanmak. Türkiye’de 1990’lı yıllara kadar ciddi bir iyot eksikliği problemi yaşanırken, 2000’li yıllardan itibaren sofra tuzlarına iyot eklenmesi zorunlu hale getirildi. Ancak son yıllarda doğal kaya tuzu, deniz tuzu ve gurme tuzların yaygınlaşması, yeniden iyot yetersizliği riskini artırdı. Prof. Dr. Kılıçlı, “Eğer bu tuzlar iyotla zenginleştirilmemişse, uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir” uyarısında bulundu.
Uzmanlar ayrıca özellikle kırsal bölgelerde yaşayan bireylerin, paketli ve iyotlu tuz kullanımına özen göstermesi gerektiğini vurguluyor. Çünkü iyotlu tuzun düzenli tüketilmemesi, toplumsal ölçekte tiroid hastalıklarının yeniden artmasına zemin hazırlayabiliyor.
Her İyot Takviyesi Faydalı Değil
Toplumda sıkça yapılan hatalardan biri de iyot takviyesinin bilinçsiz kullanımı. Prof. Dr. Kılıçlı, “İyot eksikliği kadar fazlalığı da tiroid fonksiyonlarını bozabilir” diyerek uyardı. Özellikle Hashimoto tiroiditi veya Graves hastalığı gibi otoimmün tiroid rahatsızlıklarında fazla iyot alımı hastalığın seyrini kötüleştirebiliyor. Bu nedenle, iyot takviyesi almadan önce mutlaka bir endokrinoloji uzmanına danışılması gerekiyor.
Uzmanlar, rastgele alınan iyot tabletlerinin tiroid bezine zarar verebileceğini, hormon dengesini bozabileceğini ve bazı vakalarda kalp ritmi bozukluklarına dahi yol açabileceğini belirtiyor.
Gebelik ve Emzirme Döneminde Daha Fazla İyota İhtiyaç Var
Gebelik ve emzirme döneminde iyot ihtiyacının normalden daha yüksek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kılıçlı, “Erişkin bireylerin günlük ortalama 150 mikrogram iyot alması gerekirken, hamile ve emziren kadınlarda bu miktar 250 mikrogramın üzerine çıkmalıdır” dedi. Bu oran hem annenin hem de bebeğin tiroid fonksiyonlarının sağlıklı şekilde devam etmesi için hayati önem taşıyor.
Uzmanlar, gebelerin doktor kontrolünde iyot içeren multivitaminleri tercih etmelerini, deniz ürünleri, süt ve yumurta gibi doğal iyot kaynaklarını düzenli tüketmelerini öneriyor.
İyotun eksikliği, sessiz ama yıkıcı sonuçlar doğurabiliyor. Bu nedenle toplumda farkındalık artırıcı çalışmaların sürdürülmesi, iyotlu tuz kullanımının teşvik edilmesi ve özellikle riskli grupların düzenli sağlık kontrolünden geçmesi büyük önem taşıyor.