Glokomun Sinsi İlerlemesi Uzmanları Uyarıyor
Göz sağlığı açısından en riskli hastalıklardan biri olarak kabul edilen glokom, uzun süre belirti vermeden ilerlemesi nedeniyle “sessiz körlük” adıyla anılıyor. Türk Oftalmoloji Derneği Genel Başkanı ve Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Kıvanç Güngör, glokomun zamanında fark edilmediğinde kalıcı görme kaybına yol açabileceğini belirterek erken teşhisin hayati önem taşıdığını vurguladı. Göz içindeki sıvı dengesinin bozulması sonucu doku basıncının artmasıyla ortaya çıkan bu hastalığın, özellikle belli yaş gruplarında daha yaygın görülmesi nedeniyle düzenli kontrollerin aksatılmaması gerektiği ifade ediliyor.
Göz Tansiyonu ile Vücut Tansiyonu Arasındaki Fark Yanıltıyor
Prof. Dr. Güngör, toplumda sıkça karıştırılan göz tansiyonu kavramına açıklık getirerek göz içi basıncı ile kan basıncının birbirinden tamamen farklı değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Göz içi basıncının sağlıklı bireylerde 10 ila 21 milimetre civa aralığında olması gerektiğini belirten Güngör, bu değerlerin üzerine çıkıldığında göz sinirlerinin baskı altında kaldığını ve görme kaybına yol açabilecek süreçlerin başladığını ifade etti.
Özellikle glokomun erken dönemlerinde belirti vermemesi, hastalığın sinsice ilerlemesine sebep oluyor. Prof. Dr. Güngör, Türkiye’de glokom sıklığının nüfusun yaklaşık yüzde 3-3,5’ini etkilediğini belirtti. Bu oran, 40 yaş üzerindeki kişilerde daha da artıyor.
Dünya Genelinde Körlüğün En Önemli Nedenlerinden Biri
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde yaklaşık 70 milyon insan glokomla mücadele ediyor. Bu kişilerin 6,5 ila 7 milyonunun hastalık nedeniyle görme yetisini tamamen kaybettiği biliniyor. Tüm körlük vakalarının yaklaşık yüzde 15’inin glokoma bağlı olması, hastalığın küresel düzeyde ne kadar ciddi bir tehdit oluşturduğunu gözler önüne seriyor.
Prof. Dr. Güngör, glokomun yalnızca ileri yaşlarda görülmediğini, her yaş grubunda ortaya çıkabildiğini ifade etti. 60 yaş ve üzeri bireylerde riskin belirgin şekilde artması nedeniyle bu kişilerin muayeneleri aksatmaması gerektiğini vurgularken, 40 yaş üzerinde olan herkesin düzenli göz kontrollerini rutin hâle getirmesi gerektiğini söyledi.
Bebeklerde Glokom Belirti Vermeden İlerleyebiliyor
Glokomun yalnızca yetişkinlerde görüldüğüne dair yaygın kanının yanlış olduğuna değinen Güngör, yeni doğan bebeklerde de glokom tespit edilebildiğini belirtti. Bebeklerde hastalığın çoğunlukla her iki gözü birden etkilediği, ancak bazı vakalarda tek taraflı da görülebildiği ifade edildi.
Bebeklerde gözde kızarıklık, sulanma, aşırı çapaklanma, gözün normalden daha büyük görünmesi ve ödem gibi belirtilerin aileler tarafından dikkatle takip edilmesi gerektiği vurgulandı. Erken teşhis edilmediği durumlarda glokomun bebeklerde hızlı ilerleyerek kalıcı körlüğe yol açabileceği belirtildi. Prof. Dr. Güngör, bebeklerde glokom tedavisinin büyük oranda cerrahi yöntemlerle yapıldığını ve gelişen tıbbi uygulamalar sayesinde başarılı sonuçlara ulaşılabildiğini söyledi.
Erken Teşhis ve Düzenli Kontroller Hayati Önem Taşıyor
Gelişen tıp teknolojileri sayesinde glokomun erken evrede teşhis edilmesi durumunda görme kaybının önlenebildiğine dikkat çekiliyor. Rutin göz muayeneleri, hastalığın ilerlemesinin durdurulmasında kritik rol oynuyor. Prof. Dr. Güngör, Sağlık Bakanlığı’nın bebek taramalarında ilk 3 ay ve ilk 6 ay düzenli göz kontrollerine verdiği önemin yerinde bir uygulama olduğunu, erken fark edilen glokom vakalarında tedavi şansının çok daha yüksek olduğunu ifade etti.
Uzmanlara göre, glokom hastalığı hayatın erken ya da geç herhangi bir döneminde ortaya çıkabileceği için her bireyin göz sağlığını düzenli olarak kontrol ettirmesi gerekiyor.