İstanbul’da gerçekleştirilen 1. Dünya Girişimsel Nöroloji ve Nöroşirürji Kongresi (WINNC 2025) kapsamında konuşan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve İnme Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir, dikkat çekici bir sağlık uyarısında bulundu. Özdemir, özellikle genç yaş grubunda giderek artan inme vakalarının önemli bir kısmının, ehliyetsiz kişiler tarafından yapılan boyun masajlarıyla ilişkilendirildiğini belirtti. “Kafa hareketleri, boyun kütletmeleri ve bilinçsiz masaj uygulamaları damar yırtılmalarına neden olabiliyor. Bu tür uygulamalardan kesinlikle kaçınılmalı,” ifadelerini kullandı.
İnme Artık Sadece Yaşlı Hastalığı Değil
Prof. Dr. Özdemir, inmenin yalnızca ileri yaşlarda değil, artık genç bireylerde de sıkça görüldüğüne dikkat çekti. Beyin damarlarının tıkanmasıyla (iskemik inme) ya da beyin kanamasıyla ortaya çıkan bu hastalığın, dünyada ve Türkiye’de ciddi bir halk sağlığı problemi haline geldiğini vurguladı. Özellikle iskemik inmenin görülme oranlarında son yıllarda kayda değer bir artış yaşandığını söyleyen Özdemir, “İnme artık kadınlarda meme kanserinden bile daha sık görülüyor. Bu da hastalığın ciddiyetini ortaya koyuyor,” dedi.
Ayrıca, erişkin bireylerde inmenin en önemli engellilik nedenlerinden biri olduğuna değinen Özdemir, toplumda farkındalığın hâlâ düşük olduğunu belirtti. Erken müdahalenin hayat kurtardığını hatırlatarak, belirtilerin fark edilmesi halinde vakit kaybetmeden tıbbi yardım alınması gerektiğini söyledi.
Boyun Masajı Damar Yırtılmasına Yol Açabiliyor
Uzmanlara göre boyun bölgesinde yapılan bilinçsiz masajlar, damarların yapısını zedeleyebiliyor. Özellikle arter diseksiyonu olarak adlandırılan damar yırtılmaları, beyne giden kan akışını engelleyerek ani inmelere neden olabiliyor. Prof. Dr. Özdemir, “Boyun kütletmeleri veya sert masaj hareketleri sırasında damar duvarında oluşan küçük yırtıklar, pıhtı oluşumuna zemin hazırlıyor. Bu pıhtılar da beyin damarlarını tıkayarak kalıcı hasarlara neden olabiliyor,” açıklamasında bulundu.
Özellikle masaj salonlarında, fizyoterapist olmayan kişilerin yaptığı uygulamaların bu riski artırdığını belirten Özdemir, vatandaşlara uyarıda bulundu: “Boyun bölgesi son derece hassas bir yapıya sahiptir. Yanlış bir hareket, saniyeler içinde geri dönüşü olmayan bir tabloya yol açabilir. Bu nedenle masaj mutlaka uzman kişiler tarafından yapılmalıdır.”
Yaşam Tarzı Faktörleri de Risk Yaratıyor
Prof. Dr. Özdemir, inme riskini yalnızca fiziksel travmaların değil, yaşam alışkanlıklarının da artırdığını vurguladı. Şeker hastalığı, yüksek tansiyon, hareketsizlik, stres, viral enfeksiyonlar ve sigara kullanımının başlıca risk faktörleri arasında yer aldığını belirtti. Kalp hastalıklarının da inme ile yakından ilişkili olduğunu dile getiren Özdemir, kalpten beyne pıhtı atmasının sık görülen bir neden olduğunu söyledi.
Özdemir ayrıca, gençlerde artan hareketsizlik ve sağlıksız beslenme alışkanlıklarının da beyin damar sağlığını olumsuz etkilediğine dikkat çekti. “İnme, kalp krizi kadar tehlikeli bir durumdur. Ancak toplumda farkındalık düzeyi hâlâ çok düşük. Oysa hızlı tanı ve doğru müdahale hayat kurtarabilir,” dedi.
Belirtileri Tanımak Hayat Kurtarıyor
Uzmanlar, inmenin erken belirtilerinin tanınmasının hayati önem taşıdığını hatırlatıyor. Konuşma bozukluğu, yüzde ani asimetri, kol veya bacakta güçsüzlük gibi belirtiler inmenin en tipik işaretleri arasında yer alıyor. Prof. Dr. Özdemir, “Bu tür semptomlardan biri veya birkaçı görüldüğünde vakit kaybetmeden 112’yi aramak gerekir. Her geçen dakika beyin hücrelerinin kaybına neden olur,” uyarısında bulundu.
Uzmanlardan Gençlere Özel Uyarı
Günümüzde özellikle sosyal medyada yayılan “boyun kütletme videoları” gençler arasında tehlikeli bir alışkanlık haline gelmiş durumda. Prof. Dr. Özdemir, bu davranışların masum görünse de ciddi sağlık sonuçları doğurabileceğini vurguladı. “Boyunla ilgili her türlü müdahale tıbbi bilgi gerektirir. İnme riski taşıyan bu tür uygulamalardan uzak durulmalı. Sağlıklı bir yaşam için doğru duruş, düzenli egzersiz ve uzman denetiminde yapılan terapi yöntemleri tercih edilmelidir,” ifadelerini kullandı.
Bu açıklamalar, genç yaşlarda bile inme riskinin ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını bir kez daha gözler önüne serdi.