Günlük hayatta bel ve sırt ağrısı yaşayan birçok kişi, kısa süreli rahatlama umuduyla belini kütletmeyi ya da bilinçsizce çektirmeyi tercih ediyor. Ancak uzmanlar, bu alışkanlığın sanıldığından çok daha ciddi sonuçlara yol açabileceği konusunda uyarıyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Cemali Şahin, özellikle bel ve boyun fıtığı bulunan kişilerde kontrolsüz müdahalelerin kalıcı felç riskini beraberinde getirebileceğini vurguladı. Uzmanlara göre “bir anlık rahatlama” düşüncesi, ömür boyu sürebilecek sağlık sorunlarının kapısını aralayabiliyor.
Bel ve Boyun Fıtığı Günlük Yaşamı Derinden Etkiliyor
Opr. Dr. Cemali Şahin, bel ve boyun fıtıklarının günümüzde en sık karşılaşılan sağlık problemleri arasında yer aldığını belirtiyor. Özellikle masa başı çalışanlar, ağır iş yapanlar ve uzun süre hareketsiz kalan bireylerde bu rahatsızlıkların daha sık görüldüğünü ifade eden Şahin, fıtıkların yalnızca ağrı ile sınırlı kalmadığını söylüyor. Bel ve boyunda başlayan ağrıların zamanla kol ve bacaklara yayılan uyuşma hissine, ilerleyen evrelerde ise ciddi güç kayıplarına yol açabildiğine dikkat çekiyor. Bu durumun hem fiziksel hem de sosyal yaşamı olumsuz etkilediği, hastaların iş gücü kaybı yaşamasına neden olduğu belirtiliyor.
Hemen Ameliyat Değil, Doğru Tedavi Süreci Önemli
Bel ve boyun fıtığı teşhisi konulduğunda her hastanın hemen ameliyat edilmediğini vurgulayan Opr. Dr. Cemali Şahin, tedavi sürecinin kişiye özel planlandığını ifade ediyor. Güç kaybı olmayan hastalarda öncelikle ilaç tedavisi ve fizik tedavi yöntemlerinin uygulandığını belirten Şahin, bu süreçte düzenli takip yapılmasının büyük önem taşıdığını söylüyor. Ancak kas erimesi, belirgin güç kaybı, idrar kaçırma gibi bulguların ortaya çıkması durumunda cerrahi müdahalenin kaçınılmaz hale geldiğini dile getiriyor. Ameliyattan korkarak tedaviyi ertelemenin, geri dönüşü olmayan kısmi felçlere yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Bel Kütletmek ve Çektirmek Sanıldığından Çok Daha Tehlikeli
Halk arasında yaygın olan bel kütletme, bel çektirme ve bilinçsiz masaj uygulamalarının ciddi riskler taşıdığına dikkat çeken Şahin, bu yöntemlerin özellikle fıtığı patlamış ya da sinire dayanmış hastalarda büyük tehlike oluşturduğunu söylüyor. Belin ya da boynun ani şekilde kütletilmesinin, mevcut sinir basısını daha da artırabileceğini ifade eden uzman, bunun sonucunda anlık kol ve bacak felci gibi ağır tabloların ortaya çıkabileceğini belirtiyor. Bilimsel temele dayanmayan bu uygulamaların, doğru zamanda ve doğru şekilde yapılan ameliyattan çok daha riskli olduğunu vurguluyor. Uzmanlara göre bu tür müdahaleler, telafisi mümkün olmayan hasarlara yol açabiliyor.
Gelişen Cerrahi Teknikler Ameliyat Korkusunu Azaltıyor
Bel ve boyun fıtığı ameliyatlarının geçmişte olduğu kadar korkutucu olmadığını belirten Opr. Dr. Cemali Şahin, günümüzde mikrocerrahi ve kapalı ameliyat tekniklerinin yaygınlaştığını ifade ediyor. Bu yöntemlerle yapılan operasyonların genellikle yarım saat gibi kısa sürede tamamlandığını, dikiş gerektirmeyen küçük kesilerle gerçekleştirildiğini söylüyor. Hastaların çoğunun bir gece hastanede kaldıktan sonra taburcu edildiğini belirten Şahin, ameliyatın bazen lokal bazen de genel anestezi ile yapılabildiğini aktarıyor. Aynı gün yürütülen hastaların ertesi gün günlük hayatlarına kontrollü şekilde dönebildiği ifade ediliyor.
Ameliyat Sonrası Süreçte Uyulması Gerekenler Hayati Önem Taşıyor
Ameliyat sonrası dönemde hastaların en büyük endişesinin günlük yaşama dönüş olduğunu belirten Şahin, bu süreçte doktor önerilerine uyulmasının iyileşmeyi hızlandırdığını söylüyor. İlk haftalarda dinlenme ve düzenli yürüyüşün büyük önem taşıdığına dikkat çeken uzman, ağır kaldırmaktan ve ani hareketlerden kaçınılması gerektiğini vurguluyor. Tavsiyelere uyan hastaların genellikle bir ay içinde iş hayatına dönebildiğini ifade eden Şahin, doğru tedavi ve bilinçli yaklaşımın kalıcı hasar riskini büyük ölçüde azalttığını dile getiriyor.
Uzmanlar, bel ve boyun ağrısı yaşayan kişilerin kulaktan dolma bilgilerle hareket etmemesi gerektiğini belirtiyor. Kısa süreli rahatlama uğruna yapılan bilinçsiz müdahalelerin, ömür boyu sürebilecek sağlık sorunlarına yol açabileceği uyarısı bir kez daha yineleniyor. Sağlığın, deneme yanılma yöntemiyle değil, bilimsel tedavilerle korunması gerektiği özellikle vurgulanıyor.
