Bursa’da Yaban Hayatına Yeni Umut
Türkiye’nin doğal mirasını koruma çabalarına bir yenisi daha eklendi. Bursa’da yürütülen doğa koruma çalışmaları kapsamında Uludağ Üniversitesi Geyik Üretim Sahası’nda yetiştirilen üç dişi kızılgeyik, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün (DKMP) koordinasyonunda doğal yaşam alanlarına bırakıldı. Yetkililer, bu uygulamanın yalnızca bir salım operasyonu değil, aynı zamanda ekosistemin doğal dengesini yeniden kurma süreci olduğunu vurguladı.
DKMP tarafından yapılan açıklamada, “Her yaban hayvanının yeniden doğaya kazandırılması, sessiz bir ekosistemin yeniden nefes alması demektir. Kızılgeyikler, ormanların döngüsünü ve biyolojik çeşitliliği güçlendiren özel canlılardır” ifadelerine yer verildi.
Anadolu’nun Asil Türü: Kızılgeyiklerin Ekolojik Önemi
Tarih boyunca Anadolu’nun en asil türlerinden biri olarak kabul edilen kızılgeyikler (Cervus elaphus), orman ekosistemlerinde tohum taşınması, bitki örtüsünün yenilenmesi ve besin zincirinin sürdürülebilirliği açısından hayati bir role sahip. Ancak geçmiş yıllarda yasadışı avcılık, orman tahribatı ve habitat kaybı nedeniyle bu türün sayısı büyük ölçüde azalmıştı.
Son yıllarda DKMP’nin üniversitelerle yürüttüğü bilimsel projeler sayesinde, kızılgeyik popülasyonu yeniden toparlanmaya başladı. Bursa Uludağ Üniversitesi’nin yürüttüğü üretim programı, bu konuda en başarılı örneklerden biri olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, doğaya salınan her bir bireyin yalnızca bir hayvan değil, ekosistemin yeniden canlanması için atılmış bir adım olduğunu vurguluyor.
Uludağ Üniversitesi’nde Bilimsel Takip ve Rehabilitasyon Süreci
Bursa Uludağ Üniversitesi Geyik Üretim Sahası, Türkiye’de yaban hayatı rehabilitasyonu ve izleme çalışmaları konusunda öncü merkezlerden biri olarak biliniyor. Burada yetiştirilen kızılgeyikler, doğaya bırakılmadan önce uzun bir adaptasyon sürecinden geçiriliyor.
Veteriner hekimler, biyologlar ve çevre bilimcilerden oluşan uzman ekip, geyiklerin sağlık kontrollerini, stres seviyelerini ve doğal davranış becerilerini titizlikle inceliyor. Geyikler, doğaya salındıktan sonra da GPS takip cihazları aracılığıyla izleniyor. Bu sayede hem doğal adaptasyon süreçleri hem de göç ve yaşam alanı tercihleri bilimsel olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar, elde edilen verilerin Türkiye’deki yaban hayatı yönetim politikalarına yön verdiğini ve gelecekte daha etkin koruma stratejilerinin geliştirilmesine katkı sunduğunu belirtiyor.
Ekosisteme Katkı: Ormanların Sessiz Kahramanları
Doğaya salınan kızılgeyikler yalnızca tür çeşitliliğini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda orman ekosisteminin biyolojik döngüsünü destekliyor. Geyikler, beslendikleri ot ve bitkilerin tohumlarını farklı bölgelere taşıyarak bitki örtüsünün yenilenmesini sağlıyor. Bu durum, toprağın verimliliğini koruyor ve orman ekosisteminin kendi kendini yenileme kapasitesini artırıyor.
Ayrıca geyiklerin doğada yeniden varlık göstermesi, yırtıcı türlerin de besin zincirini dengede tutmasına yardımcı oluyor. Uzmanlara göre, bu tür salımlar uzun vadede hem biyolojik çeşitliliği artıracak hem de iklim değişikliğinin ekosistem üzerindeki olumsuz etkilerini azaltacak.
Doğa Koruma Projeleri Türkiye Genelinde Yaygınlaşıyor
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, kızılgeyiklerin yanı sıra yaban keçisi, karaca ve alageyik gibi türlerde de benzer projeleri hayata geçiriyor. Son beş yılda Türkiye’nin farklı bölgelerinde gerçekleştirilen yaban hayatı projeleriyle, bu türlerin popülasyonlarında gözle görülür bir artış yaşandı.
Bursa’daki uygulamanın, Türkiye genelindeki doğa koruma çalışmalarına örnek teşkil ettiğini belirten DKMP yetkilileri, “Bu projeler yalnızca doğayı değil, insanın doğayla olan bağını da güçlendiriyor. Kızılgeyiklerin yeniden doğaya dönmesi, ülkemizin ekolojik mirasının geleceğe taşınması anlamına geliyor” dedi.
Uzmanlar, her yıl daha fazla bireyin doğaya kazandırılmasının, Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğini güçlendireceğini ve sürdürülebilir bir ekosistem için umut verici bir adım olduğunu vurguluyor.