Dünyanın en saygın bilimsel yayınlarından biri olan Science dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, İstanbul ve çevresi için deprem riskinin güncelliğini koruduğunu bir kez daha ortaya koydu. Makalede, Marmara Denizi içerisindeki Ana Marmara Fayı’na dikkat çekilerek, son yıllarda gözlenen sismik hareketliliğin İstanbul’a en yakın ve uzun süredir enerji biriktirdiği değerlendirilen segmentlere doğru ilerlediği vurgulandı. Bilim insanları, özellikle “kilitli” olarak tanımlanan bölgelerde 7 ve üzeri büyüklükte bir depremin olasılık dahilinde olduğunu belirtiyor.
Çalışmada yer verilen değerlendirmeler, Marmara Denizi’ndeki sismik sürecin sona ermediğini, aksine zaman içerisinde daha karmaşık ve riskli bir yapıya dönüştüğünü ortaya koyuyor. İstanbul gibi milyonlarca insanın yaşadığı bir metropol için bu bulgular, deprem gerçeğinin bilimsel verilerle yeniden hatırlatılması anlamına geliyor.
Ana Marmara Fayı’nda Doğuya Doğru İlerleyen Hareketlilik
Science dergisinde yayımlanan makalede, Ana Marmara Fayı boyunca son 15 yıl içinde meydana gelen depremler ayrıntılı biçimde ele alındı. Araştırmacılar, bu süreçte yaşanan sismik aktivitelerin batıdan doğuya doğru belirgin bir eğilim gösterdiğini ifade etti. Bu durumun, fay hattı boyunca biriken stresin İstanbul’a daha yakın segmentlere taşındığına işaret ettiği değerlendiriliyor.
Özellikle Prens Adaları segmenti, çalışmada dikkat çekilen bölgelerin başında geliyor. Uzun süredir büyük bir deprem üretmediği belirtilen bu segmentin “kilitli” yapıda olduğu ve ciddi miktarda enerji biriktirdiği kaydediliyor. Bilim insanlarına göre bu tür kilitli fay segmentleri, kırıldıklarında yüksek büyüklükte depremler üretme potansiyeline sahip.
Son Büyük Depremler Riskin Sürdüğünü Gösteriyor
Makalede, 2025 yılında Marmara Denizi’nde meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depreme özel bir parantez açıldı. Bu depremin, son 60 yıl içinde Marmara’da kaydedilen en büyük sarsıntı olduğu vurgulandı. Araştırmacılar, bu tür orta büyüklükteki depremlerin, bölgedeki enerjinin tamamen boşaldığı anlamına gelmediğini, aksine büyük bir kırılmanın habercisi olabileceğini belirtiyor.
Bilimsel değerlendirmelere göre, artçı sarsıntılar ve mikro depremler, fay hattındaki gerilimin nasıl dağıldığını anlamak açısından büyük önem taşıyor. Ancak bu hareketlilik, tehlikenin geçtiğini değil, Marmara Denizi içindeki deprem potansiyelinin halen canlı olduğunu gösteriyor.
Uluslararası Basının İstanbul’a Dikkati Arttı
Science dergisinde yayımlanan makale, yalnızca bilim dünyasında değil, uluslararası basında da geniş yankı uyandırdı. ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times’ta yer alan değerlendirmelerde, Türkiye’nin en büyük kentinin ciddi bir sismik tehditle karşı karşıya olduğu ifade edildi. Gazeteye konuşan sismolog Patricia Martinez Garzon, depremlerin kesin zamanının öngörülemeyeceğini vurgularken, asıl odaklanılması gereken konunun olası etkilerin azaltılması olduğunu dile getirdi.
Garzon’un açıklamalarında, olağan dışı bir sismik durumun erken tespit edilmesi ve hazırlık seviyesinin artırılmasının hayati öneme sahip olduğu görüşü öne çıktı. Uzmanlara göre, bilimsel uyarıların temel amacı korku yaratmak değil, riskleri doğru yönetmek.
Türkiye’den Bilim İnsanları Ne Diyor
Science dergisindeki çalışmaya Türkiye’den uzmanlar da değerlendirmelerde bulundu. Habertürk TV’de konuşan Deprem Bilimci Prof. Dr. Okan Tüysüz, Marmara Denizi’nde deprem olmayacağını iddia eden hiçbir bilimsel yayın bulunmadığını hatırlattı. Tüysüz, son dönemde yayımlanan bilimsel çalışmaların, Marmara’daki tehlikenin azalmadığını, tam tersine daha net biçimde ortaya konduğunu belirtti.
Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür ise sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Marmara Denizi’nde tarih boyunca büyük depremler yaşandığını ve bu gerçeğin değişmeyeceğini vurguladı. Görür, deprem gerçeğiyle başa çıkmanın yolunun, kentleri “deprem dirençli” hale getirmekten geçtiğini ifade etti. Kentsel dönüşüm kavramının tek başına yeterli olmadığını belirten Görür, yapı kalitesi, zemin özellikleri ve şehir planlamasının bir bütün olarak ele alınması gerektiğine dikkat çekti.
Bilimsel Uyarılar Hazırlığın Önemini Hatırlatıyor
Science dergisinde yayımlanan bu makale, İstanbul için yeni bir tehditten ziyade uzun süredir bilinen bir gerçeğin altını bir kez daha çiziyor. Uzmanlar, Marmara Denizi’ndeki fay sisteminin karmaşık yapısı nedeniyle belirsizliklerin sürdüğünü, ancak riskin görmezden gelinemeyecek kadar açık olduğunu ifade ediyor. Bilimsel veriler, depremin ne zaman olacağını söylemese de, hazırlıklı olunması gerektiğini güçlü biçimde ortaya koyuyor.