İstanbul merkezli gerçekleştirilen kapsamlı bir soruşturmada, ödeme kuruluşu Ozan Elektronik Para A.Ş. hakkında yasa dışı bahis ve pos tefeciliği ağı aracılığıyla elde edilen suç gelirlerinin aklandığı iddiasıyla operasyon başlatıldı. Soruşturma neticesinde şirket üzerinden Londra bağlantılı kuruluşlar aracılığıyla yaklaşık 402 milyon lira değerinde malvarlığına el konuldu ve altı şüpheli tutuklandı, iki kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Şirketin kontrolünün sağlanması amacıyla da Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından kayyım atandı.
Basın açıklamasına göre, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ilgili bürosu “Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma”, “Yasa Dışı Bahis”, “Tefecilik” ile “Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama” suçları kapsamında çok yönlü inceleme başlattı. Bu çerçevede, Ozan Elektronik Para A.Ş. üzerinden, 7258 sayılı yasa ile spor müsabakalarında bahis ve şans oyunları düzenlenmesi hakkındaki kanuna aykırı şekilde elde edilen kazançların ve pos tefeciliği gelirlerinin finansal sisteme sokularak aklandığı belirlendi.
Gelirlerin Aklaştırılma Yöntemleri ve Finansal İz
Soruşturma dosyasında yer alan Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ile bağımsız denetim kuruluşlarının ortak raporları, işlemlerin “gerçek ticari faaliyetten ziyade para aktarımı” niteliği taşıdığını ortaya koydu. Başka deyişle, sanal pos cihazları vasıtasıyla yüksek tutarlı ve tekrar eden işlemler yapılırken; Libya, Irak gibi yüksek riskli ülke kaynaklı kartların kullanılması gözlemlendi. Bu veriler, kurumsal uyum sistemlerinin devreye girmediğini ya da etkin çalışmadığını işaret ediyor. Örneğin, aynı kartların farklı üye işyerlerinde kısa aralıklarla kullanılması, işlem zamanları ile üye işyeri niteliği arasında belirgin uyumsuzluklar oluşması gibi göstergeler MASAK raporlarında yer aldı. Ayrıca şirketin sahibi olduğu ifade edilen başka bir kuruluş olan Aveon Global Holding ile bağlantılı olduğu, “sigorta primi” adı altında para akışı sağlandığı yönünde tespitler yapıldı. Ozan Elektronik Para A.Ş.’nin ortağı olduğu belirtilen Aveon Global Sigorta A.Ş. üzerinden de finansal sistem içerisine suç gelirlerinin “ticari işlem görünümü” verilerek sokulduğu belirlendi.
Operasyon Kapsamı ve Yapılan El Koyma İşlemleri
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasına göre, soruşturma kapsamında 7 şirkete, 3 konuta, 5 arsa ve 4 araca yönelik yapılan mali analizlerde yaklaşık 402 milyon lira değerinde mal varlığı belirlendi. Şüphelilere yönelik eş zamanlı düzenlenen operasyonlarda bu değerlerin tamamına yakını için el koyma kararı alındı. Ayrıca, diğer basın duyurularında 2022-2024 yılları arasında 21 firmaya ait 312 pos cihazı üzerinden toplam 47,5 milli milyar lira düzeyinde işlem hacmi tespit edildiği, bu işlemlerden büyük bir kısmının yabancı kartlarla yapılmış olduğu belirtildi. Bu hacmin çok büyük oranda %99,99’unun yabancı kartlarla gerçekleştiği, %93,11’inin aynı gün içinde farklı kartlarla aynı tutarlarda yapıldığı ve gece saatlerinde yoğunlaştığı yönünde MASAK bulguları kamuoyuyla paylaşıldı. Bu veriler, söz konusu işlemlerin örgütlü şekilde yürütüldüğünü kuvvetle düşündürüyor.
Şüpheliler, Tutuklamalar ve Kurumsal Tedbirler
Soruşturma neticesinde gözaltına alınan toplam 85 şüpheliden 6’sı sulh ceza hakimlikleri tarafından tutuklanırken, 2 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Operasyonda, bankalar ve ödeme kuruluşları çalışanlarının da yer aldığı; örneğin aralarında Denizbank, Şekerbank ve Ozan Elektronik Para A.Ş. çalışanlarının bulunduğu öğrenildi. Bu üç kurumun pos cihazları üzerinden gerçekleştirilen işlemlerin büyük kısmının yürütüldüğü soruşturma belgelerinde yer aldı. Kurumsal tedbir olarak, Ozan Elektronik Para A.Ş.’nin mali yapısının korunması, delil yok edilmesinin önlenmesi amacıyla İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince TMSF kayyım atanmasına dair karar verildi. Bu şekilde şirketin faaliyetleri gözetim altına alındı.
Halleri Değerlendirme ve Öne Çıkan Özel Detaylar
Olayın en dikkat çekici yanı, suç gelirlerinin geleneksel yöntemenlerle değil, elektronik ödeme altyapıları üzerinden aktarılması ve sözde ticari faaliyet görüntüsü verilerek aklanması oldu. Sanal pos cihazlarının yoğun kullanımı, yüksek riskli coğrafyalardan gelen kartların sistemde kullanılması, işlem zamanlarının gece saatlerine kayması gibi unsurlar finans sektörü açısından ciddi uyum ve denetim açığına işaret ediyor. Ayrıca suça karıştığı belirlenen şirketlerin arkasındaki yapılar ve uluslararası bağlantılar (özellikle Londra merkezli holding iddiası) soruşturmanın sadece yerel kalmayıp uluslararası boyutu da içerdiğini ortaya koyuyor. Operasyonun eşzamanlı 6 ilde yürütülmesi, soruşturmanın boyutunu ve devletin bu tür finansal suçlar karşısındaki caydırıcılık mesajını gözler önüne seriyor.
Bu geniş çaplı soruşturma, Türkiye’de elektronik para ve ödeme sistemleri çevresinde artan risklere karşı bir refleks niteliği taşıyor. Finansal kuruluşların uyum süreçleri, iş ortaklığı ilişkileri ve pos cihazı kullanım modelllerinin denetimi önümüzdeki dönemde daha da kritik hâle gelecek gibi görünüyor. Bu vakâ, sektör ve düzenleyici kurumlar açısından önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor.