Dezenflasyon Süreci Sürerken Hizmet Sektöründe Değişim Başladı
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye ekonomisinin en önemli gündem maddesi olan enflasyonla mücadelede kararlılık mesajı verdi. Resmî sosyal medya hesabı üzerinden değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, uygulanan ekonomik programın merkezinde enflasyonu tek haneli seviyelere çekme hedefi olduğunu belirtti. 2024 Haziran ayında başlatılan dezenflasyon sürecinin etkilerinin Mart 2025 itibariyle hissedilmeye devam ettiğini ifade eden Yılmaz, son açıklanan verilerin, bu sürecin olumlu yönde ilerlediğini gösterdiğini dile getirdi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan mart ayı verilerine göre, tüketici fiyat endeksi aylık bazda yüzde 2,46 oranında artarken, yıllık enflasyon yüzde 38,10 seviyesine geriledi. Bu gerileme, geçen yıl başlatılan ekonomik programın sürdürülebilirlik açısından önemli bir adım olduğuna işaret ediyor. Yılmaz, yaptığı açıklamada, söz konusu düşüşün sadece geçici etkilerle değil, aynı zamanda yapısal adımlarla desteklenen bütüncül bir programın sonucu olduğunun altını çizdi. Enflasyonun düşüş trendine girmesinde özellikle gıda fiyatlarının etkisine dikkat çeken Yılmaz, Ramazan ayı nedeniyle bu kalemde yaşanan artışın aylık enflasyona 1,2 puan katkı sağladığını ancak genel trendin olumlu seyrettiğini vurguladı.
Yılmaz’ın değerlendirmelerinde dikkat çeken diğer bir başlık ise hizmet sektöründe yaşanan değişim oldu. Hizmet enflasyonundaki yüksek seyrin yavaş yavaş kırıldığını ve bu alanda da düşüş eğiliminin başladığını belirten Yılmaz, bu gelişmenin, enflasyonla mücadelede kalıcı sonuçlar alınmasına yönelik önemli bir sinyal olduğunu ifade etti. Aynı zamanda üretici fiyatlarındaki yavaşlamaya da işaret eden Yılmaz, yurt içi üretici fiyat endeksinin artış hızının önceki aya göre gerilediğini ve yıllık üretici enflasyonunun yüzde 23,5’e düştüğünü söyledi. Bu durum, maliyetlerin azalmasıyla birlikte tüketici fiyatlarına olan baskının azaldığını gösteriyor.
Yılmaz’a göre ekonomi yönetimi, yalnızca fiyat istikrarını sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda yatırımları teşvik eden, üretkenliği artıran ve ihracat kapasitesini güçlendiren bir stratejiyle yol alıyor. Dengeli büyüme ve istihdam artışı hedeflerinin enflasyonla mücadeleyle birlikte yürütüldüğünü belirten Yılmaz, uygulanan politikaların sadece bugüne değil, uzun vadeli ekonomik istikrara da hizmet ettiğini dile getirdi. Bu çerçevede, para ve maliye politikalarının etkili bir şekilde uyum içinde yürütüldüğünü, dönemsel dalgalanmalara karşı alınan hızlı tedbirlerle ekonomik yapının esnekliğini koruduğunu vurguladı.
Ekonomik Programın Ana Hedefi: Kalıcı Refah ve Düşük Enflasyon
Yılmaz’ın açıklamalarının genelinde, ekonomik programın sadece kısa vadeli enflasyon düşüşünü değil, aynı zamanda sürdürülebilir büyümeyi ve toplumsal refahı hedeflediği görülüyor. Bu doğrultuda, toplumun tüm kesimlerini kapsayan, sosyal politikalarla desteklenen bir ekonomik yapı oluşturulmaya çalışılıyor. Kurumlar arası eşgüdüm ve ilgili tüm paydaşlarla yapılan istişareler sayesinde politika yapım süreçleri daha katılımcı ve etkili hale geliyor. Bu yaklaşım, ekonominin dirençli hale gelmesi açısından kritik bir rol oynuyor.
Yılmaz, programın yönünün ve temel çerçevesinin korunmasının, kısa vadeli iniş çıkışlardan daha önemli olduğunu belirtti. Dönemsel etkiler nedeniyle zaman zaman verilerde geçici artışlar ya da düşüşler yaşanabileceğini söyleyen Yılmaz, esas olanın programın bütününe sadık kalmak olduğunu ifade etti. Bu sayede kurumların gerekli adımları hızla atabilecek kapasitede olduğuna işaret etti.
Yılmaz’ın açıklamaları, Türkiye’nin ekonomik yol haritasında enflasyonla mücadelenin kilit bir yer tuttuğunu, bu mücadelede hükümetin tüm kurumlarıyla kararlı olduğunu gösteriyor. Ekonomik istikrarın sağlanması ve toplumsal refahın artırılması amacıyla oluşturulan bu bütüncül program, yalnızca rakamsal başarılarla değil, aynı zamanda halkın yaşam kalitesini yükselten sonuçlarla desteklenmeyi hedefliyor. Enflasyonun tek haneli oranlara düşmesi yönündeki kararlılık, hem piyasaların beklentilerini yönetme hem de yatırımcı güvenini artırma açısından kritik önem taşıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın da ifade ettiği gibi, bu mücadele, kararlılıkla ve tüm toplumsal kesimlerin desteğiyle sürdürülecek.
