Beyaz Saray’da Kritik Zirve: Trump ve Netanyahu Bir Araya Geldi
Washington’da gerçekleştirilen tarihi buluşmada ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu Beyaz Saray’da ağırladı. Ortadoğu’da uzun yıllardır süregelen çatışmalara çözüm bulma amacıyla yapılan görüşme, hem bölgesel hem de küresel diplomasi açısından büyük yankı uyandırdı. Ortak basın toplantısında konuşan Trump, “Bin yıllardır devam eden meselelerde tarihi bir dönemeçteyiz” diyerek sürecin önemine vurgu yaptı. Netanyahu ise barış planına olan desteğini yineleyerek, İsrail’in komşularıyla yürüttüğü diplomatik temasların altını çizdi. Görüşmede, Gazze’deki savaşın sona erdirilmesine yönelik adımlar, Abraham Anlaşmaları’nın geleceği ve İran’ın bölgedeki rolü gibi kritik başlıklar ele alındı.
Ortadoğu Barışı İçin Yeni Diplomatik Hamleler
Trump, görüşmenin ardından yaptığı açıklamalarda birçok ülke lideriyle yürütülen müzakerelere değindi. Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün gibi bölge ülkelerinin sürece aktif destek verdiğini belirtti. ABD Başkanı, bu desteğin beklenenin ötesinde bir karşılık bulduğunu ifade ederek, “Orta Doğu’dan aldığımız destek her biri açısından olağanüstüydü” dedi. Avrupa’daki müttefiklerin de plana olumlu yaklaştığı, özellikle Arap liderlerle yürütülen görüşmelerin önemli sonuçlar doğurduğu belirtildi. Trump, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da “güçlü bir dost” olarak nitelendirerek, bölgesel çözüm sürecinde Ankara’nın rolüne dikkat çekti.
Trump’ın Gazze Planı: Terörden Arındırma ve Yeniden İnşa Süreci
Beyaz Saray, Trump yönetiminin hazırladığı yeni Gazze planını resmi olarak duyurdu. Plana göre Gazze Şeridi, komşularına tehdit oluşturmaması için tamamen terörden arındırılacak ve bölge halkının yararına olacak şekilde yeniden inşa edilecek. Her iki tarafın da öneriyi kabul etmesi halinde çatışmalar derhal durdurulacak. İsrail güçleri, rehinelerin serbest bırakılmasının ardından belirlenen hatların gerisine çekilecek. 72 saat içerisinde tüm esirlerin —hayatta olanlar ve yaşamını yitirenler— ailelerine teslim edilmesi öngörülüyor. Gazze’nin yönetimi, Filistinli teknokratlar ve uluslararası uzmanlardan oluşan apolitik bir komiteye devredilecek. Bu komite, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’ın da içinde bulunduğu uluslararası bir “Barış Kurulu” tarafından denetlenecek. Plan, bölgeye kapsamlı insani yardım girişini de tamamen serbest bırakıyor.
Katar’a Özür Diplomasisi ve Üçlü Görüşme
Görüşmelerin dikkat çeken bir diğer boyutu ise Netanyahu’nun Katar’a yönelik özrü oldu. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre, Trump, Netanyahu ve Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Thani üçlü bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Bu görüşmede Netanyahu, Doha’da Hamas heyetine düzenlenen saldırı nedeniyle pişmanlıklarını dile getirdi ve benzer bir olayın tekrarlanmayacağına dair güvence verdi. Axios’un haberine göre, saldırı sırasında hayatını kaybeden Katarlı bir güvenlik görevlisinin ailesine İsrail tarafından tazminat ödeneceği bildirildi. Saldırıda beş Hamas üyesi hayatını kaybetmiş, ancak Hamas liderlerinin saldırıdan sağ kurtulduğu açıklanmıştı. Bu özür ve tazminat kararı, bölgede diplomatik tansiyonu düşürmeye yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Barış Sürecine Pakistan ve Diğer Ülkelerden Destek
Trump’ın açıklamalarında Pakistan da önemli bir yer tuttu. ABD Başkanı, Pakistan Başbakanı’nın sürecin en başından itibaren yanlarında yer aldığını belirterek, “Genelkurmay başkanından yüzde yüz destek aldık” ifadelerini kullandı. Mısır Cumhurbaşkanı ve bölgedeki diğer önemli aktörlerle yürütülen temasların uzun yıllara dayandığına dikkat çekti. 2015’te başlayan temasların, Trump’ın göreve gelmesiyle ivme kazandığı ifade edildi. Bu diplomatik desteklerin, özellikle Gazze’deki rehine krizinin çözümü ve savaşın durdurulması açısından belirleyici bir rol oynaması bekleniyor.
Bu görüşme, Ortadoğu’daki dengeleri değiştirebilecek yeni bir diplomatik sürecin kapılarını aralıyor. Trump yönetiminin açıkladığı Gazze planı, hem siyasi hem insani boyutlarıyla dikkat çekiyor. Netanyahu’nun Katar’a yönelik özrü ve bölge ülkelerinden gelen destekler ise bu sürecin yalnızca ikili değil, çok taraflı bir platformda ilerleyeceğini gösteriyor. Görüşmelerin nasıl sonuçlanacağı, önümüzdeki günlerde dünya kamuoyunun en yakından takip ettiği gelişmelerden biri olacak.