Trump’tan İsrail’e Sert Eleştiri: Yolsuzluk Davası Hamas Görüşmelerini Engelliyor
ABD eski Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında devam eden yolsuzluk davasına ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Trump, İsrailli savcıları sert bir dille eleştirerek, Netanyahu’nun Filistinli silahlı örgüt Hamas ile yürüttüğü kritik müzakerelerin, adli baskılar nedeniyle sekteye uğradığını savundu. Truth Social üzerinden yaptığı paylaşımda Trump, Netanyahu’ya karşı sürdürülen davanın sadece bir hukuk mücadelesi değil, aynı zamanda uluslararası güvenliği tehdit eden siyasi bir müdahale olduğunu öne sürdü.
Trump, İsrail devletine sağlanan Amerikan yardımlarının büyüklüğüne dikkat çekerek, “ABD, İsrail’i korumak adına diğer tüm ülkelerden çok daha fazla para harcıyor. Ancak İsrail’deki savcılar, bu gerçeğe rağmen kendi siyasi ajandalarını sürdürüyor. Buna daha fazla izin vermeyeceğiz,” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, yalnızca Netanyahu’ya destek değil, aynı zamanda Amerika'nın dış yardım politikalarının sorgulanması anlamına da geliyor. Trump, Netanyahu'nun şu anda Hamas ile bir anlaşma zemini oluşturmaya çalıştığını ve bu sürecin, devam eden yargılama nedeniyle zedelendiğini iddia etti.
Yolsuzluk Davası ve İsrail’in İç Siyasi Gerilimi
Binyamin Netanyahu hakkında açılan yolsuzluk davası, İsrail siyasetinde uzun süredir gündemi meşgul ediyor. 2019 yılında başlatılan soruşturmalarda Netanyahu, rüşvet alma, dolandırıcılık yapma ve kamu güvenini ihlal etme gibi ağır suçlamalarla karşı karşıya kalmıştı. Ancak Netanyahu, hakkındaki tüm iddiaları reddediyor. 2020’de başlayan yargı süreci ise üç ayrı ceza davasını kapsıyor. Bu süreçte kamuoyunda oluşan baskı, hükümet içinde derin görüş ayrılıklarına yol açarken, muhalefet partileri de davayı siyasi bir dönüm noktası olarak değerlendirmeye devam ediyor.
Trump ise bu davanın bir yargı meselesinden çok daha fazlası olduğunu, uluslararası ilişkilerdeki hassas dengeleri de etkilediğini savunuyor. Eski başkana göre, Netanyahu’nun bu dönemde Hamas ve İran ile yürüttüğü diplomatik temaslar, yalnızca İsrail’in değil, tüm bölgenin istikrarı açısından hayati öneme sahip. Bu nedenle Trump, yargı sürecinin mevcut şartlarda devam etmesini “deli saçması” olarak nitelendirdi ve İsrail'in iç hukukunun dış politikayı felç ettiğini ileri sürdü.
Ortadoğu’da Dengeyi Belirleyen Müzakereler
Netanyahu ile Hamas arasında sürmekte olan görüşmelerin odağında ise Gazze’de tutulan rehinelerin serbest bırakılması bulunuyor. Trump, müzakerelerin belirli bir olgunluğa eriştiğini ve ateşkesin yakın olduğunu iddia etti. Cumhuriyetçi siyasetçi, geçtiğimiz Cuma günü gazetecilere verdiği demeçte, anlaşmanın yakın zamanda ilan edilebileceğine dair umutlu konuştu. Bu açıklamalar, yalnızca Trump’ın Netanyahu’ya verdiği desteği değil, aynı zamanda bölgedeki barış umutlarının hala canlı olduğunu da ortaya koyuyor.
Öte yandan Hamas tarafı, Gazze'deki çatışmanın sona ermesi karşılığında elindeki rehineleri bırakabileceğini belirtti. Ancak İsrail yönetimi, Hamas’ın tamamen silahsızlandırılmadan ve yapısı dağıtılmadan ateşkese yanaşmayacaklarını ilan etti. Hamas ise bu talebi reddederek, silahlı direnişin sona ermeyeceğini vurguluyor. Bu çıkmazın çözülmesi için uluslararası arabuluculuk girişimleri devam ederken, Netanyahu’nun yolsuzluk davası nedeniyle elinin zayıfladığı yorumları da yapılıyor.
Bölgedeki gerilim yalnızca Hamas-İsrail hattında değil, aynı zamanda İran faktörünün de devreye girmesiyle daha da karmaşık bir hal aldı. ABD ve İsrail'in, İran’ın nükleer tesislerine yönelik düzenlediği saldırıların ardından bölgede tansiyon yükseldi. Bunun üzerine başlayan 12 günlük İsrail-İran çatışması için ilan edilen ateşkes, bu hafta başında yürürlüğe girdi. Bu gelişme, hem Gazze’deki gerginliği azaltmak hem de Netanyahu’nun diplomatik manevra alanını genişletmek açısından kritik bir dönemeç olarak değerlendiriliyor.
Trump’ın açıklamaları, İsrail’in iç siyasetinde yargı bağımsızlığı ve hükümet üzerindeki etkisi konularında ciddi tartışmaları beraberinde getirdi. ABD'nin İsrail'e sağladığı finansal destek, geçmişte olduğu gibi bugün de bir dış politika aracı olarak gündemdeki yerini koruyor. Netanyahu’nun davadan aklanması halinde hem içerideki siyasi gücünü pekiştirmesi hem de dış politikada daha özgür hareket etmesi bekleniyor. Ancak bu süreçte yargının tarafsızlığı ve demokratik ilkelere bağlılık da sorgulanmaya devam edecek gibi görünüyor.