Prim Bildirimindeki Usulsüzlükler Geleceği Tehdit Ediyor
Türkiye’de milyonlarca çalışanın karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan biri, işverenlerin SGK primlerini eksik ya da düşük göstermesi. Kayıt dışı istihdamın azalmasıyla birlikte sorun daha az görünür hale gelse de, düşük prim bildirimi çalışanlar için ciddi bir risk oluşturmaya devam ediyor. Çünkü bu durum yalnızca bugünkü hakları değil, ileride alınacak emeklilik maaşını, işsizlik ödeneğini ve kıdem tazminatını da doğrudan etkiliyor.
E-Devlet Üzerinden Kontrol Etmek Hayati Öneme Sahip
Birçok çalışan, maaş bordrosunda yazan rakamla SGK’ya bildirilen prim tutarının aynı olduğunu zannetse de, gerçekte durum farklı olabiliyor. İşverenin, maliyetleri azaltmak amacıyla çalışanını daha düşük maaşla sigortalı göstermesi sıkça karşılaşılan bir uygulama. Bu nedenle her çalışanın düzenli aralıklarla e-Devlet sistemine girerek, “4A Hizmet Dökümü” ekranından primlerini kontrol etmesi gerekiyor. Buradan yatırılan gün sayısı, brüt kazanç ve işverenin yaptığı bildirimler detaylı olarak görülebiliyor. Bu sayede olası eksiklikler erken fark edilip hak kayıplarının önüne geçilebiliyor.
Eksik Prim Bildiriminin Çalışan Üzerindeki Etkileri
Eksik prim bildiriminin sonuçları, çalışanların düşündüğünden çok daha ağır olabilir. Öncelikle emekli aylığı, tüm çalışma hayatı boyunca yatırılan primler üzerinden hesaplandığı için düşük bildirimler doğrudan maaşı düşürür. Örneğin, 25 yıl boyunca düzenli çalışan bir işçi, gerçek maaşı yerine düşük maaşla sigortalı gösterildiğinde, emekli olduğunda alacağı aylık binlerce lira eksik olabilir.
İşsizlik maaşı da son dört aylık primlerin ortalamasına göre belirlendiğinden, işsiz kalındığında alınacak ücret beklenenden düşük olur. Bunun yanında, kıdem tazminatı da brüt maaş üzerinden hesaplandığı için düşük prim bildirimi burada da büyük kayıplara yol açar. Yani eksik prim, hem çalışırken hem de emeklilikte ciddi hak kayıpları demektir.
Haklarını Korumak İçin Çalışanların Atabileceği Adımlar
E-Devlet üzerinden yapılan kontrolde eksik prim yatırıldığı fark edilirse, çalışanların önünde birkaç yol bulunuyor. İlk aşamada işverene yazılı bir bildirim yaparak durumun düzeltilmesini talep etmek en doğru adım olur. Bu uyarı ileride hukuki süreçlerde kanıt olarak da kullanılabilir.
Eğer işveren buna rağmen düzeltme yapmazsa, İş Kanunu’nun 24. maddesi gereğince çalışan iş sözleşmesini haklı nedenle feshederek kıdem tazminatını talep edebilir. İşverenin ödeme yapmaması halinde arabuluculuk süreci başlar, anlaşma sağlanamazsa iş mahkemesinde dava açılabilir. Yargıtay’ın bugüne kadar verdiği kararlar incelendiğinde, genellikle işçiden yana hüküm verildiği görülüyor.
Bunun dışında çalışan, SGK İletişim Hattı ALO 170’i arayarak ya da CİMER üzerinden başvuru yaparak işvereni resmi kurumlara şikayet edebilir. Bu şikayetler sonrasında SGK müfettişleri işyerinde inceleme başlatabilir.
İşverenlere Uygulanan Cezalar Ağırlaşıyor
SGK primlerini eksik gösteren işverenler yalnızca işçinin haklarını değil, aynı zamanda kendi geleceğini de riske atıyor. Çünkü denetimler sonucunda eksik yatırıldığı tespit edilen primler, faizi ve gecikme zammı ile birlikte işverenden tahsil ediliyor. Ayrıca her eksik bildirim için ayrı ayrı idari para cezası uygulanıyor. İşçi bu nedenle haklı fesih yaparsa, işveren kıdem tazminatını da ödemek zorunda kalıyor.
Ekonomik olarak kısa vadede avantajlı gibi görünen bu uygulama, uzun vadede hem ağır cezalarla hem de işgücü kaybıyla sonuçlanıyor. Uzmanlar, çalışanların hak kaybına uğramaması için düzenli kontrol yapmalarını, işverenlerin ise yasaların gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmesini önemle vurguluyor.